Her yaş grubunun dikkat etmesi gereken dört tuzak: kitap okumadan düşünmeyi sevme, bağımsız olmadan özgürlük isteme, ekonomik temeli olmadan gerçek aşkı arama, uygulama gücü olmadan zengin olmayı isteme. Bu sen misin? İlk tuzak, kitap okumadan düşünmeyi sevmek. Düşünmek, bilişi artırmanın etkili bir aracı olsa da, eğer sadece kapalı kapılar ardında düşünüyorsan ve okumadan beslenmiyorsan, tehlikeli bir duruma düşebilirsin. Birçok insan, düşünmenin anlık aydınlanma getireceğine inanıyor ama gerçek bilgi ve başkalarının tecrübelerinin desteğinden uzaklaştıklarında, bu tür düşünceler insanı nihilizmin derinliklerine sürükler. Klasik eserlerde, zamansal ve mekansal birçok perspektif ve bilgelik birikimi yer alır. Kitap okumanın değeri, karmaşalarınızı ve hislerinizi anlamanıza yardımcı olmaktadır; atalarınız çoktan cevapları yazmış, sen asla karanlıkta tek başına arayış içinde değilsin. Eğer sadece kendi düşüncelerinin kapalı döngüsünde kaybolursan, bu sonsuz bir zihinsel tüketim haline gelir ve aşırı hassas ve kuşkucu olursun, sanki tüm dünya seninle düşmanmış gibi. Düşünmek elbette değerlidir ama yalnızca okumayı kanat olarak kullanarak bilişsel sınırlara ulaşabilir ve daha geniş ufuklar görebilirsin. İkinci tuzak, bağımsız olmadan özgürlük istemek. Birçok insan özgürlüğü yanlış anlıyor; zenginlik ve güce sahip olmayı özgürlükle eşdeğer sanıyor, ama bu büyük bir yanılgıdır. Gerçek özgürlük, bağımsız ve kendi kararlarını verebilen bir kişiliğe dayanır. Görmüyor musun, yetkiyi kötüye kullanan ve kişisel arzularını tatmin edenler, sonunda güç bataklığına saplanır. Zenginliğe bağımlı olan ve maddi arzular biriktirenler, dipte bir boşluğa düşer; arzuların kara deliği asla dolmaz ve sonunda paranın ve gücün kendileri tarafından yenilirler. Gerçek özgürlük, ne yapmak istediğine karar vermek değil, ne yapmak istemediğine hayır deme yeteneğine ve cesaretine sahip olmaktır. Bu tür bir özgürlük, içsel sabırla, dış çevrelerden etkilenmeden ve başkalarının arzularından bağımsız kalarak elde edilir; işte bu, güçlülerin en yüksek psikolojik durumudur. Üçüncü tuzak, ekonomik temeli olmadan gerçek aşkı aramak. Öncelikle sevgi ve beğeni arasındaki farkı netleştirmeliyiz. Beğeni, hafif bir duygudur, sahip olmak istersin; ama aşk, sorumluluk yüklenmeyi gerektir, bakım ve öz disiplin gerektir. Aşk, maddi temelden asla bağımsız olamaz; ekonomi aşkın ön koşulu değildir, ama kesinlikle aşkı sürdürmenin koşuludur. Hafif bir aşk, önemsizdir; gerçek aşk, sorumluluğu üstlenebilecek sağlam bir omuz gerektir. Maddi destek olmadan, derin bir duygu bile gerçekliğin fırtınasında sarsılabilir. Son tuzak, uygulama gücü olmadan zengin olmayı istemek. Bu dünyada çok fazla zeki insan var ama gerçekten zengin olan ve sürekli paraya sahip olanlar, küçük zekalarla değil, güçlü bir uygulama gücüyle başarılı olurlar. Başarıya ulaşan insanlara baktığında, hangisi düşündüğünde hemen harekete geçmiyor? Deneyimleyerek ve hata yaparak ilerliyor, küçük adımlarla hızlıca ilerliyor. Her şeyi mükemmel bir şekilde hazır olana kadar beklemeyi düşünme; düşünmek sorun, yapmak ise cevaptır. Bu dört tuzak bize hayatın kısayolları olmadığını, daha fazla kitap okumamız ve öğrenmemiz gerektiğini, düşüncelerimizi derinleştirmemiz gerektiğini, bağımsız kalarak özgürlüğümüze güvenmemiz gerektiğini, ekonomik temeli sağlamlaştırarak aşkı korumamız gerektiğini ve uygulama gücümüzü artırarak hayallerimize yön vermemiz gerektiğini hatırlatıyor. Umarım herkes bu tuzaklardan kaçınabilir ve hayat yolunda daha sağlam ve uzun vadeli bir şekilde ilerleyebilir.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
Her yaş grubunun dikkat etmesi gereken dört tuzak: kitap okumadan düşünmeyi sevme, bağımsız olmadan özgürlük isteme, ekonomik temeli olmadan gerçek aşkı arama, uygulama gücü olmadan zengin olmayı isteme. Bu sen misin? İlk tuzak, kitap okumadan düşünmeyi sevmek. Düşünmek, bilişi artırmanın etkili bir aracı olsa da, eğer sadece kapalı kapılar ardında düşünüyorsan ve okumadan beslenmiyorsan, tehlikeli bir duruma düşebilirsin. Birçok insan, düşünmenin anlık aydınlanma getireceğine inanıyor ama gerçek bilgi ve başkalarının tecrübelerinin desteğinden uzaklaştıklarında, bu tür düşünceler insanı nihilizmin derinliklerine sürükler. Klasik eserlerde, zamansal ve mekansal birçok perspektif ve bilgelik birikimi yer alır. Kitap okumanın değeri, karmaşalarınızı ve hislerinizi anlamanıza yardımcı olmaktadır; atalarınız çoktan cevapları yazmış, sen asla karanlıkta tek başına arayış içinde değilsin. Eğer sadece kendi düşüncelerinin kapalı döngüsünde kaybolursan, bu sonsuz bir zihinsel tüketim haline gelir ve aşırı hassas ve kuşkucu olursun, sanki tüm dünya seninle düşmanmış gibi. Düşünmek elbette değerlidir ama yalnızca okumayı kanat olarak kullanarak bilişsel sınırlara ulaşabilir ve daha geniş ufuklar görebilirsin. İkinci tuzak, bağımsız olmadan özgürlük istemek. Birçok insan özgürlüğü yanlış anlıyor; zenginlik ve güce sahip olmayı özgürlükle eşdeğer sanıyor, ama bu büyük bir yanılgıdır. Gerçek özgürlük, bağımsız ve kendi kararlarını verebilen bir kişiliğe dayanır. Görmüyor musun, yetkiyi kötüye kullanan ve kişisel arzularını tatmin edenler, sonunda güç bataklığına saplanır. Zenginliğe bağımlı olan ve maddi arzular biriktirenler, dipte bir boşluğa düşer; arzuların kara deliği asla dolmaz ve sonunda paranın ve gücün kendileri tarafından yenilirler. Gerçek özgürlük, ne yapmak istediğine karar vermek değil, ne yapmak istemediğine hayır deme yeteneğine ve cesaretine sahip olmaktır. Bu tür bir özgürlük, içsel sabırla, dış çevrelerden etkilenmeden ve başkalarının arzularından bağımsız kalarak elde edilir; işte bu, güçlülerin en yüksek psikolojik durumudur. Üçüncü tuzak, ekonomik temeli olmadan gerçek aşkı aramak. Öncelikle sevgi ve beğeni arasındaki farkı netleştirmeliyiz. Beğeni, hafif bir duygudur, sahip olmak istersin; ama aşk, sorumluluk yüklenmeyi gerektir, bakım ve öz disiplin gerektir. Aşk, maddi temelden asla bağımsız olamaz; ekonomi aşkın ön koşulu değildir, ama kesinlikle aşkı sürdürmenin koşuludur. Hafif bir aşk, önemsizdir; gerçek aşk, sorumluluğu üstlenebilecek sağlam bir omuz gerektir. Maddi destek olmadan, derin bir duygu bile gerçekliğin fırtınasında sarsılabilir. Son tuzak, uygulama gücü olmadan zengin olmayı istemek. Bu dünyada çok fazla zeki insan var ama gerçekten zengin olan ve sürekli paraya sahip olanlar, küçük zekalarla değil, güçlü bir uygulama gücüyle başarılı olurlar. Başarıya ulaşan insanlara baktığında, hangisi düşündüğünde hemen harekete geçmiyor? Deneyimleyerek ve hata yaparak ilerliyor, küçük adımlarla hızlıca ilerliyor. Her şeyi mükemmel bir şekilde hazır olana kadar beklemeyi düşünme; düşünmek sorun, yapmak ise cevaptır. Bu dört tuzak bize hayatın kısayolları olmadığını, daha fazla kitap okumamız ve öğrenmemiz gerektiğini, düşüncelerimizi derinleştirmemiz gerektiğini, bağımsız kalarak özgürlüğümüze güvenmemiz gerektiğini, ekonomik temeli sağlamlaştırarak aşkı korumamız gerektiğini ve uygulama gücümüzü artırarak hayallerimize yön vermemiz gerektiğini hatırlatıyor. Umarım herkes bu tuzaklardan kaçınabilir ve hayat yolunda daha sağlam ve uzun vadeli bir şekilde ilerleyebilir.